“Problemleri, onları üreten zihinlerle çözemezsiniz. Önce problem yaratanlardan uzaklaşmanız gerekir.”
– Albert Einstein
Ne kadar da doğru bir söz...
Çünkü bazen çözüm aradığımız yer, aslında sorunun ta kendisidir. Özellikle insan ilişkilerinde bu çok geçerlidir.
Bazı insanlar sizi sevdiklerini söyleseler de, varlıklarıyla sizi yorar, enerjinizi emer, ruhsal sağlığınızı bozarlar.
❖ Duygular Tükenince
Ruhsal yorgunluk çoğu zaman fiziksel bir yorgunluktan daha derindir. Sürekli eleştirilmek, değersizleştirilmek, suçlanmak, anlaşılmamak bir insanda tükenmişlik yaratır. Bu süreçte kişi:
Kendi sınırlarını ihlal eder,
“Hayır” diyemez hale gelir,
Kendi ihtiyaçlarını görmezden gelir,
Empatiyi abartır, ama kendine bir damla merhamet gösteremez.
İşte burada bir kırılma başlar:
Artık kendinizi unutmuşsunuzdur.
Tüm çabanız başkası içindir, ama karşılığı çoğu zaman nankörlük olur.
❖ Bilim Ne Diyor?
Psikolojide buna toksik ilişkiler denir. Toksik ilişki yaşayan bireylerde sık görülen durumlar şunlardır:
Kortizol (stres hormonu) seviyelerinde artış
Uyku problemleri, konsantrasyon bozuklukları
Bağışıklık sisteminin zayıflaması
Kendilik algısında düşüş ve depresif eğilim
Nörobilim araştırmaları gösteriyor ki; sürekli stres altında kalmak, beynin “tehlike” algısını kronikleştiriyor ve kişi artık en sevdiği kişiden bile tehdit hissedebiliyor.
Yani yalnızca “duygusal” bir yara almıyorsunuz, bedeniniz de sessizce bu savaşı kaybediyor.
❖ Tükenmeden Önce Uyanmak Gerek
Eğri ağaçtan doğru çubuk çıkmaz.
Siz düzeltirim çabasına girdikçe tükenirsiniz.
Yaptığınız her fedakârlık bir gün başınıza kakılabilir,
Ve suçlu bile siz olabilirsiniz.
Ama unutmayın:
Siz çok değerlisiniz.
Zamanınız, emeğiniz, yüreğiniz kıymetli.
Bu kıymetli kaynakları sizi tüketen insanlara harcamak, kendinize yapacağınız en büyük haksızlıktır.
Gerçekten seven insan sizi yormaz.
Sizi üzmekten kaçınır. Problem çıkarmaz, problem çözer.
Yanında kendiniz olabildiğiniz insanlar sizi sevgiyle büyütür.
Diğerleri ise içinizdeki en güzel yanları bile susturur.
Bazen yaşananların ardından geriye birkaç satır kalır.
O satırlar hem bir vedanın, hem bir uyanışın özetidir:
---
Ben Gerek
Senin derdin...
Hep senin derdin.
Senin derdinle dertlenirken
Ben tükendim.
Yüreğinin karası o kadar çoktu ki,
Ben bir türlü ak edemedim.
Kendimi unuttum,
Derdinle dertlendim.
Karşılık olarak
Nankörlükle ödüllendirildim.
Bu ödül bana ağır geldi...
Ve ben,
İade ettim.
Bana dert değil,
Huzur gerek.
Bana sen değil,
Ben gerek.
Şimdi,
Ben kendi huzurumu seçiyorum.
Sen nasılsa anlamayacaksın,
Bunu çok iyi biliyorum.
Zamanımı boşuna harcamışım…
Ben ona yanıyorum.
Ve sana,
Derdinle mutluluklar diliyorum.
---
❖ Kendinize Şunu Hatırlatın:
> “Tükenmişliğin sonu, yeniden doğmanın eşiğidir.
Yeter ki bu kez kendiniz için ayağa kalkın.”
Hayat, yeniden başlamak için çok geç değil.
Kendinizi seçmek, suçluluk değil şifa getirir.
Bazen en büyük cesaret, kalmak değil gitmektir.
---
Sevgi ve saygılarımla,
Raziye Gökbudak