BELİRSİZLİK İnsanı en çok ne yorar diye sorsalar, Emin olun; iş, güç, hayat telaşı, geçim derdi demez herkes. Belirsizlik der.
Çünkü iş, güç ve diğerleri az çok planlanmıştır.
Bir yol haritası çizilmiş, gideceğin yön belli gibidir.
Olur ya da olmaz, ama en azından neyle uğraştığını bilirsin.
Neye üzüleceğini, neye sevineceğini, nerede duracağını…
Ama ya belirsizlik?
Öyle bir yorar ki insanı…
Bir adım ileri gitmek istersin,
İki adım geri çekilmek zorunda kalırsın.
Ne yapacağını, ne düşüneceğini bilemediğin anlar vardır.
Hani boğazına bir şey düğümlenir ya, işte tam öyle.
Kurtulmak istedikçe daha çok içine çekilir,
Daha derin, daha sessiz bir boşluğa düşersin.
Barış bayrağı da sallasan,
"Tamam, pes!" de desen,
Bitmez belirsizliğin hırçın dalgaları.
Bir kıyıya vurmaz, bir limana yanaşmaz.
Ve sen, o dalgaların ortasında,
Kendinle baş başa kalırsın.
Aslında en çok da o an anlarsın…
Belirsizlik, sandığın gibi düşmanın değilmiş.
Bir öğretmenmiş.
Çünkü insan, en çok bilmediği yerde öğrenirmiş kendini.
Belirsizlikte şekillenir,
Belirsizlikte karar verirmiş neyi bırakıp, neyi taşıyacağına.
Her belirsizlik, bir yüzleşmeymiş aslında.
Kim olduğunu, neyi istediğini, neyi istemediğini anlaman için sana verilen sessiz bir fırsat.
Ve evet, yorucu.
Ve evet, kimi zaman boğucu.
Ama belirsizlik, öğrenmesi zor bir ders gibidir.
Kaçtıkça peşinden gelir, yüzleştikçe şekil değiştirir.
Sen ne zaman "Tamam, olsun. Ne olacaksa olsun." diyebilirsen,
İşte o zaman biraz hafifler yükü.
Çünkü hayat, hep kontrol edilebilir bir şey değil.
Ve insan, belirsizlikle yaşamayı öğrendiğinde
Her şeyden daha güçlü olur.
Belki hâlâ dalgalar çarpar yüzüne,
Ama sen o denizde kürek çekmeyi öğrenmişsindir artık.
Her daim bir umut vardır🍀
Aylin Özgür