Yine biraz sevgisizlikten bahsedelim.
Gereksiz bir konuymuş gibi görünse de, aslında öyle değil. Hatta tam aksine, belki de en çok konuşulması gerekenlerden biri.

Neden mi? Anlatayım…

İnsanlar, ebeveynlerinden ne gördülerse, çoğu zaman kendi çocuklarına da aynısını yapıyor. Bu her toplumda böyle. Sevgisiz büyüyen biri, ona bu normal geldiği için aynısını devam ettiriyor. Şımartılmış çocuklar bile sizi yanıltmasın. Çoğu zaman sadece sussunlar, dedikleri olsun diye şımartılıyorlar ama sevginin bir kırıntısını bile tatmadan büyüyorlar.

Sevgisiz büyüyen bireyler, bir gün biri onlara sevgiyle ya da ilgiyle yaklaştığında ne yapacaklarını bilemiyor. Çünkü bilmiyorlar. Yabancı bu duygu onlara. Sevgi nasıl bir şeydir, nasıl hissedilir, insan ne yapar bilmezler. Ve zihinlerinde şu düşünce döner durur:
“Beni ailem bile sevmemiş, istememiş…”

Bu ister istemez bir travma bırakır. Ve bu travmayı iyileştirmek bazen ömür boyu sürer. Oysa cevap çoğu zaman basit ve tektir:

"Ah be evladım… Ben hissetmediğim, görmediğim bir şeyi sana nasıl gösterebilirdim ki? Bizim zamanımızda böyleydi. Susmayı ve½
itaat etmeyi öğrettiler bize. Sevgisiz büyüdüm, kendimi bile tanımadım. Kendi farkıma vardım mı, onu bile bilmiyorum. Kimseye hesap sormadım, sen de bana sorma desem de biliyorum, bu da yanlış. Çünkü bu döngü hep aynı şekilde devam edecek."

Ama işte burada durmak gerekiyor.
Çünkü bu döngüyü normalleştirenlerden olmamalıyız.
Bunu değiştirmek kolay mı? Değil.
Çaba istiyor, yüzleşme istiyor, cesaret istiyor.
Ama yapılabilir.

Çocuklar dünyaya ebeveynlerini iyi yaşatmak için gelmiyor. Ebeveynler, çocuklarına iyi bir hayat sunabilmek için önceden hazırlıklı olmalı. “Her çocuk rızkıyla gelir” derler, doğru… Ama o rızık çocuğun hakkıdır. Sevgisiz bir ortamda büyüyen çocuğun, bir de kendi kısmetini sömürmeyin.

Onun başarısı onun olsun. Gururlanmasanız da, başka çocuklarla kıyaslamasanız da olur. Başarısız olduğunda da ceza vermek yerine, içtenlikle sarılın ve sadece
"Yanındayım."
deyin. Emin olun, bu yeter.

Ben de bu yazımda, her zaman olduğu gibi gözlemlerimi ve yaşanmışlıklarımdan süzülenleri yazdım.
Yine de her daim bir umut vardır.

Ve biliyorum ki:
Sevgiyle dokunulan her kalp iyileşebilir. Ve bu döngüyü kıracak biri varsa, o da bugündür.
Aylin Özgür