KAZANMAK MI, KAYBETMEK Mİ, ÖĞRENMEK Mİ?

Hayat, çoğu zaman bir yarış gibi sunulur bize. Başarı kazanmakla, başarısızlık kaybetmekle eş tutulur. Oysa ne zaferler mutlak bir kazanım, ne de yenilgiler gerçek bir kayıptır. Asıl mesele, yaşadıklarımızdan ne öğrendiğimizdir.

Bugünün çocukları, ne yazık ki çoğu zaman “birinci olma” baskısı altında büyüyor. Oysa eğitim sadece notlardan, sınavlardan, madalyalardan ibaret değildir. Bir çocuğun düşüp yeniden kalkması, hata yapıp sorumluluğunu üstlenmesi, kaybettiğinde üzülüp yine de devam etmesi… Bunlar öğrenmenin en somut halidir.

Kazanmak, elbette motivasyon sağlar. Ama kazandıklarımız bizi ne kadar geliştiriyor? Bazen bir kayıp, bir zaferden çok daha güçlü bir öğretmen olabilir. Yanlış yaptığımızda durup düşünürüz, içe döneriz, kendimize sorular sorarız. İşte o anlarda büyür insan.

Biz eğitimciler ve ebeveynler olarak çocuklara “sadece kazandığında değerli olduğunu” değil, “her durumda öğrenmeye açık bir birey olduğunda güçlü olduğunu” öğretmeliyiz. Çünkü öğrenmek, bir sürecin sonunda gelen ödül değil; hayatın ta kendisidir.

Kazanmak geçicidir, kaybetmek öğreticidir; ama öğrenmek kalıcıdır. Ve belki de hayatın en büyük ödülü, öğrenmeye devam edebilen bir yürek taşımaktır.

Ve de hayat, sadece kazananların yazdığı bir başarı hikâyesi değildir. Bazen bir çocuğun yenilgiyi kabullenirken gösterdiği olgunluk, bir yarışmayı kazanmaktan çok daha anlamlıdır. Eğitimde en büyük hedefimiz; sadece kazananlar yetiştirmek değil, her deneyimden öğrenebilen bireyler kazandırmaktır hayata.

Bir çocuğun “Kaybettim ama çok şey öğrendim” diyebilmesi, aslında en büyük kazançtır. Çünkü öğrenmek, hem kazananın hem kaybedenin hakkıdır. Önemli olan sonucun ne olduğu değil, sürecin içinde neleri fark ettiğidir. Ne hissettin? Ne öğrendin? Nerede zorlandın? Nerede keyif aldın?

Okullarda yarışmalar düzenliyoruz, puanlar veriyoruz, birinciyi alkışlıyoruz. Peki ya diğerleri? Onların emeklerini, cesaretlerini, deneme isteklerini ne kadar takdir ediyoruz? Oysa her başarısızlık, öğrenmenin en verimli toprağıdır.

Bir öğretmen olarak çocuklara şunu öğretmeye çalışıyorum:
Kaybetmek, kötü bir şey değildir. Kaybetmek; denediğini, cesur olduğunu, yolda olduğunu gösterir.
Ve asıl olan, yolculuktur. Kazanmak bir sonuçtur, öğrenmek ise bir yaşam biçimi.

Bu yüzden çocuklara kazandırmaktan çok, öğrenmeyi sevdirmek gerek. Her düşüşten bir anlam çıkarabilen bireyler yetiştirirsek, toplum olarak hep birlikte yükseliriz.

Nurdan KIYAR