YAŞAMDAN ESİNTİLER…

 1996 yıllarıydı.O zamanlarda Denizli Belediye Konservatuvarı’nda öğretmendim.
Her hafta sonu Pazar günleri Samanyolu TV de (STV) farklı bir şehrin sosyo-ekonomik,tarihi,kültürel,sanatsal vs. değerlerini konu eden bir program yapıldığını söylediler..Programda dönemin Denizli Valisi,Belediye Başkanı,ticaret,sanayi,iş adamları odaları vs. başkanlarınında katılacağını söyleyerek, benimde o programda Denizli türkülerini söylememi  rica ettiler. ‘’Türkülerin olduğu her yerde biz varız’’ anlayışıyla programa katılmayı kabul ettim.

Bir gün önce müzik mağazamdan Mercedes marka arabayla gelip beni aldılar. Kaptan,önde bir kişi daha ve arka koltukta ben,yola koyulduk.Son derece iyi ağırladılar. Yol boyunca, biraz cemaat konuları (alttan-alttan propaganda ), biraz da ordan burdan vs. gayet hoş ve samimi bir sohpetle akşam İstanbul’a vardık.
Sanırım Kadıköy tarafıydı,son derece lüks bir restaurantda davetlilerle birlikte akşam yemeğine katıldık vs.
Konaklama için Üsküdar’da ‘’cemaatin öğrenci yurdunda kalacağız'' dediler ve güldüler! ’’Hiç şüphen olmasın!Bu yurtlar bildiğin köhne öğrenci yurtları gibi değil!Gideriz bakarız,beğenmezsen bir otele seni yerleştiririz!’’ dediler! Ben de;’’Benim böyle ayrıcalıklarım yoktur,nerede misafir ederseniz orada kalırım’’gibi laflar ettim ve gittik öğrenci yurduna!
Gerçekten de yurt,yurt değil;5 yıldızlı otel!!!Yurdu merak ettiğim için izin alıp gezdim.En çok dikkatimi çeken de kütüphaneleriydi!Bizim üniversite yıllarında bırakın okumayı,yanımızda bulundurmaktan bile göz altına alındığımız kitapların fazlası,hatta alayı o kütüphanedeydi!!!
En radikal dini kitaplardan,en ateist kitaplara,en ırkçı kitaplardan,en komünist kitaplara varıncaya kadar bu denli farklı ve zengin bir kütüphaneyi yurtdışında gördüklerim hariç, ülkemizde hiç mi-hiç görmemiştim!!!Adeta bir kitap cennetiydi,samimi söylüyorum ve ‘’her ideolojiden farklı-farklı kitapları okuyarak yetişen bir öğrencinin nasıl bir bilgi-dağar donanıma sahip olabileceğini tahmin bile edemedim o an!!!’’
Sabah kahvaltı yaptık oradaki öğrencilerle de biraz sohpet ettim.Ama gerçekten orası bir öğrenci yurdu değil,adeta 5 yıldızlı oteldi sanki!Öyle zengin bir kahvaltı menüsü vardı ki!..

Daha sonra,tv.programına gideceğiz diye umarken,yine Üsküdar’da büyük bir binaya gittik.Orayı da gezdim vaktimce.Bizi binanın en üst katına çıkardılar. Ve Fethullah Gülen sürpriziyle karşılaştım! Sırayla Fethullah Gülen’le selamlama faslı başladı.Önümdeki herkes Hocanın elini sım-sıkı öpüyordu!Tabi ki onların Hocası ve lideriydi!Ayrıntıya girmek istemem ama;ben ne el öpmeyi,ne de el öptürmeyi sevmediğim için,sadece el sıkıştık!
Daha sonra yine en üst katta,konferans salonu dedikleri yere gittik! İnanılmaz ve gerçekten çok güzeldi! Salon,salon değil;Bitki-çiçek-ağaç-su vs.donanımıyla adeta cennetten bir köşeydi sanki!Çok ferah ve çok güzeldi gerçekten!!! ‘’Tamam’’,dedim!Tv.programımız burada olacak galiba diye düşünürken! :)
Neyse,seyirci koltuklarındaki bize ayrılan yerlerimize oturduk.Salon hınca-hınç doluydu!Sahneye takım elbiseli üç-dört insan oturdu!Ve en son Fethullah Gülen geldi sahneye alkışlarla!
Sahnedeki o üç-dört kişi ayağa kalkıp ceketlerini ilikleyerek,hocanın elini öptüler yine!Daha sonra hoca oturup,konuşmaya başladı. Meğerse biz hocanın konferansına gelmişiz! Sanırım o anda kameralardan anladığım kadarıyla STV canlı yayındaydı!Konuşma sırasında merakımdan yanımdakine sordum; ‘’Sahnedeki diğer üç-dört kişi kim?’’diye sorunca,kulağıma eğilerek;’’…Bakanı,…Bakanı ‘’dedi!!!
O dönemde sıkça koalisyon hükümetleri kurulunca,kim bakan,kim şaşan bilemiyorduk! :)
Ve bu bakanlar,dönemin Refah-Yol hükümetinin bakanlarıydı!!!
El öpülür,öpülmez deği! Ama bir Cumhuriyet hükümetinin halk tarafından seçilen bakanlarının bir cemaat liderinin elini öpmesi,hiçte hayra alamet gözükmüyordu!İçimden ‘’PESSSS!!!’’dedim…
Konferans bitti! Ve nihayet oradan ayrılıp niyet için İstanbul’a geldiğimiz,STV binasına gidip,program için canlı yayına başladık çok şükür! İki sohpet-bir türkü derken,programa canlı olarak Denizli’den getirilen horozun ötüşüyle program bitti! (Horozda baya eziyet çekti canlı yayında yahu! Bereket uysaldı!)Daha sonra Üsküdar-Kadıköy sahilinde lüks bir restaurantda yemek faslı ve mercedesle Denizli’ye dönüş!... :)

O gün iyice emin olmuştum ki;Kendi-kendime,’’Bu ülke iyice zıvanadan çıkmış,bitmiş agam!!!''deyip içerlemiştim!

ÖZET;
Bu şaşaalı karşılamar,lüks yaşam,ülkenin tüm varlık ve olanaklarının tepe-tepe kullanıldığı ve en önemlisi,Türkiye Cumhuriyeti bakanlarının bir cemaat-tarikat liderinin elini öpmesi!!!
Bu yaşanmış ilginç ve tuhaf anılarım; Ülkemizde siyasi darbenin zaten gönüllü kabul edildiğinin bir kanıtı ve alternetif olarak ta,ol