“HÜKÜMDARLARA MEYDAN OKUYAN MİLLETLER HER ZAMAN MEDENİYET SAHASININ ÖN SAFINDA YER ALACAKLARDIR”

Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı organları,1943 yılından beri aralıksız olarak adli yıl açılışlarını teamüle dönüştürülmüş bir tören halinde yürütmektedir. Yargı yetkisini yürüten kurumlarımızın geçmişten günümüze çok kıymetli Başkanları, açılış törenlerinde konuşmalar gerçekleştirmekte, yargı sisteminin kuşaktan kuşağa aktarılan hafızasına, günün anlam ve önemine mukabil tarihi notlar düşmektedirler.

Yargıtay 1’inci Başkanlarından Merhum Mustafa Bozer, 1950 yılı adli yıl açılış konuşmasını şu sözlerle bitirmiştir:

Yargıç var, güven ile göğüslerini şişirerek hükümdarlarına meydan okuyan Milletler her zaman medeniyet sahasının ön safında yer alacaklardır. Millete bu ruh haleti yaratmaya muvaffak olan yargıç, millete bu ön safdaki yeri hazırlayanların başında gelir. Bu mazhariyete ermek adlî hayatımızın son gayesi ve yegâne şeref pâyesidir. Salim vicdanlarınızın bütün heyecaniyle bu gayeye doğru yürürken hepinize parlak başarılar dilerim.”

73 yıl önce söylenen bu kıymetli sözler, medeniyeti kendisine yol edinmiş milletlerin, gücü denetimden muaf şekilde elinde bulunduran hükümdar düzenine karşı, milletin yanında safını belli eden yargıçlara yol göstermesi için tarihe not düşülmüştür.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ MÜ, ÜSTÜNLERİN HUKUKU MU

Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne her şart ve koşulda inanan ve o doğrultuda görevlerini yürüten yargı mensuplarının varlığı, adalet duygusunun başat unsurudur. Adalete dair veriler göstermektedir ki, Türkiye’de adalet mekanizmasına duyulan inanç sarsılmaktadır. Bu durumu tersine çevirmek, toplumun ve bireylerin adalet duygusunu yeniden tesis edebilmek için kanun koyucu irade kadar, kanunları uygulayan iradenin, yani yargı erkinin de temel motivasyonu adaleti sağlamak olmalıdır.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ENDEKSİNDE TÜRKİYE SON SIRALARDA

Ülkemiz, Dünya Adalet Projesi’nin (WJP) 2022 hukukun üstünlüğü endeksi sıralamasında 140 ülke arasında 116’ncı sırada, kendi bölgesinde ise son sırada yer almaktadır. Hükümetlerin hukuka bağlılık sıralamasında ise 140 ülke arasında 135’inci sırada yer almaktadır. Yargının bağımsız ve tarafsız olarak karar vermesi ve hakimlik teminatının güvenceye alınması dışında, yargı erkinin teknik biçimde modern çağın gereksinimlerine göre ele aldığı uyuşmazlıkları zamanında çözüme kavuşturması da toplum açısından adalete duyulan bağlılığı ve inancı doğrudan etkilemektedir.

 

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNDE GÖRÜLEN HAK İHLALİ DOSYALARININ YÜZDE 27’Sİ TÜRKİYE’DEN

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 2022 yılı itibariyle yapılan başvurulara göre derdest bulunan dosya sayısı 74 bin 650 iken derdest bulunan dosyalardan 20 bin 100 başvuru Türkiye’den yapılmıştır. Diğer bir ifadeyle, AİHM’ne yapılan başvuruların yüzde 26,92’si Türkiye’den yapılmıştır.

ANAYASA MAHKEMESİ’NDEKİ BİREYSEL BAŞVURU DOSYALARI İLK KEZ 100 BİNİN ÜZERİNDE

Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru dosya sayısı yüz bin rakamının üzerine çıkmıştır. Yüksek Mahkemenin güncel 2023/1 yılı istatistikleri incelendiğinde; bireysel başvuru nedeniyle derdest dosya sayısı 108 bin 108’dir. Yargıtay’ın 2022 yılı istatistikleri incelendiğinde, hukuk ve ceza dairelerindeki toplam derdest dosya sayısının 712 bin 739 olduğu görülmektedir. Yine Danıştay’ın istatistikleri incelendiğinde 2022 yılı sonu itibariyle derdest dosya sayısı 123 bin 827’dir.

MAHKEMELERDEKİ DOSYA SAYISI 4,5 MİLYONU GEÇTİ

İlk derece ceza yargısındaki derdest dosya sayısı 1 milyon 953 bin 835, hukuk yargısındaki derdest dosya sayısı 2 milyon 591 bin’dir. İcra dairelerindeki derdest dosya sayısı ise 21 milyon 708 bin 228’e yükselmiştir. Yıllara göre tüm istatistikler göstermektedir ki; yargının iş yükü her geçen yıl daha da artmaktadır.

 

CAN ATALAY ANAYASA’YA RAĞMEN TUTUKLU

Ülkemizde hak ihlallerinin kamuoyuna yansıdığı birçok örnek gün be gün artmaya devam etmektedir: Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçim mevzuatına uygun şekilde mazbatası hazırlanmış olmasına rağmen, Hatay Milletvekili Can Atalay Anayasa’nın 83’ncü maddesindeki açık hükme ve Milletvekili sıfatını kanunen kazanmış olmasına rağmen cezaevinde tutuklu olarak bulunmakta ve Milletvekili görevini icra etmesi engellenmektedir. Can Atalay örneğinin yanısıra, yargı mekanizmasının ceza yargılamalarında kullandığı tutukluluk hali birçok örnek vakada istisna bir tedbir olmaktan çıkartılmış, peşin ve önden yüklemeli bir cezaya dönüştürülmüştür.

MECLİS KARARIYLA YÜRÜRLÜĞE GİREN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, TEK İMZAYLA FESHEDİLDİ

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla imzalanan ve yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi bir gecede, partili Cumhurbaşkanı tarafından tek bir imza ile feshedilmiştir. Suni gündemler yaratılarak yapılan tartışmalar şiddete maruz bırakılan ve katledilen kadınları değil, kadın cinayetlerinin faillerini koruyan bir noktaya evrilmiştir.

YILIN İLK YEDİ AYINDA EN AZ 310 KADIN KATLEDİLDİ

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun güncel verilerine göre; 1 Ocak – 31 Temmuz 2023 tarihleri arasında en az 310 kadın şüpheli şekilde öldürülmüş, 173 kadın cinayeti işlenmiştir. Yakın dönemde çıkartılan infaz affının bir sonucu olarak, kadına yönelik şiddetin cezasız kalması da kadının yaşam hakkını yok sayan bir tutum olarak adalet duygusunu zedelemiştir.

“HÜR İRADESİNE VE VİCDANININ SESİNE BAĞLI OLAN YARGI MENSUPLARININ YENİ ADLİ YILINI KUTLUYORUM”

Bu duygu ve düşüncelerle; 2023-2024 adli yılında; yargıçlar, savcılar ve avukatlardan oluşan yargının kurucu yürütücüleri arasında hukukun üstünlüğüne koşulsuz şartsız inanan, adaleti sağlarken bağımsız ve tarafsızlığı şiar edinen, yalnızca yasaların çerçevesiyle kendisini sınırlayan, hür iradesine ve vicdanının sesine bağlı olan tüm yargı mensuplarının yeni adli yılını kutluyorum.