Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında iktidarın ihmalciliğine ve devletin geç kalmışlığına yüklenen İnce sözlerine şöyle devam etti;

*Ciğerimiz yanıyor, içimiz kan ağlıyor. Ellerimiz üşüse de yüreklerimiz yangın yeri on binlerce kardeşimizi kaybettik. Bir o kadar hala enkazın altında kardeşlerimiz var. 6 Şubat Pazartesi günü önce 7,4 diye açıklandı. Sonra revize edildi.

*Biz MYK topladık, parti otobüsümüze bulabildiğimiz kadar battaniye, sığdırabildiğimiz kadar su ve bisküvi gibi birtakım malzemeler ile yola çıktık. Gece saat 12'de Kahramanmaraş'ın Trabzon Caddesi'ndeydik.

*Yağmur yağıyordu, enkazların altından ses geliyordu. İnsanlar evlatlarının adını söylüyorlardı. Hiç unutmuyorum bir ablamız “Zeynep” diye bağırıyordu. 5-6 yaşında bir çocuk tir tir titriyordu. Devlet yoktu, asker yoktu, insanlar kendi başınaydı.

*Oradan video çekip toplumu bilgilendirmek istedik. 1 saatten önce videoları gönderemedik. “Sen dene.” olmuyor. “Senin telefonundan dene.” 1 saat videoları göndermekle uğraştık. Gece 1'i birkaç dakika geçe ancak videomuzu atabildik.

*Yoksa 1 saat boyunca o videoları göndermekle uğraştık. İnsanlarımız sahipsizdi. Biz kıytırık bir otobüsle Maraş'taydık. Ama havada helikopterler uçmuyordu, asker kışlasından çıkmamıştı.

*Oradan çağrı yaptım, dedim ki; OHAL ilan edin, askeri kışlasından çıkarın. Hemen, pazartesi günü. Ne yazık ki saatler sonra asker kışlasından çıktı, saatler sonra OHAL ilan edildi.

“SAHİPSİZDİ İNSANLAR!”

*Yine bir başka konu, 24 yıl önce bu acıyı yaşamış birisiyim ben. Marmara depreminde Yalova'daydım. Cep telefonlarımız kesilmişti, 24 yıl sonra cep telefonları yeniden kesildi. Hiçbir şey değişmemiş. 24 yıl önce Yalova, Gölcük, Adapazarı yıkılırken telefonlarımız kesikti, 24 yıl sonra Kahramanmaraş'ta yine telefonlarımız kesik.

*Felaketesin büyüklüğünü anlatmaya çalıştım. Çünkü 99'u yaşamış birisi olarak Yalova'da Hacı Mehmet Ovası'nı bilen birisi olarak Kahramanmaraş'ı görünce acımızın çok büyük olduğunu anladım. Orada otobüsümüz battı otobüsümüz batınca otobüsün arkasında bir binek aracımız daha vardı.

*Ona binip Pazarcık ilçesine gittim. Sabahın 3'üydü. Pazarcık ilçesinde enkazlar yığılmıştı yolun boyuna. Oradan Nurdağı'na geçtim, sabah 7-8 sularında. Nurdağı'nda en büyük problem, trafikti. Karşı tepede yolda kilometrelerce tır kuyruğu vardı.

*Trafik düzenlenmemişti, müthiş bir organizasyon eksikliği vardı. Çökmüştü devlet, sahipsizdi insanlar.

*Enkazın başında tek başına bir adam, “Hiç kimse gelmedi” dedi. Sabah 10'du. Yani bir sonraki sabah 10'du. Düşünün; pazartesi sabah 4'te deprem olmuş, salı sabahı 10 olmuş Nurdağı'nda tek başına bir adam vardı. “Hiç kimse gelmedi” dedi. En büyük sorun, trafikti. Trafiği çözememişlerdi. Bunları siyaset olsun diye söylemiyoruz.”

“ARTİSTLİK PEŞİNDEYDİ MEDYA!”

*Medya da yoktu, kusura bakmayın. Burada olmadığınız gibi. Artistlik peşindeydi medya. Yüzlerce enkaz var, bir enkazda çalışma var. Öyle bir anlattılar ki millete sanki bütün enkazların başında kurtarma ekibi varmış gibi. Yanlış yönlendirdiniz milleti, yanlış bilgilendirdiniz.

Sözcü Gazetesi

Sözcü Plus

Haberler - Gündem

İnce: YSK eliyle darbe yapmaya kalkmayın!

Seçim tarihi tartışmalarıyla ilgili konuşan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, "Enkazın altından son kardeşimiz çıkana kadar seçimin tarihini konuşmayı da, ertelemeyi konuşmayı da askıya aldık. Ama şunda da uyarmak isterim milletimizi; YSK eliyle darbe yapmaya kalkmayın!" ifadelerini kullandı.

Yayınlanma: 17:32 - 15 Şubat 2023

İnce: YSK eliyle darbe yapmaya kalkmayın!

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında iktidarın ihmalciliğine ve devletin geç kalmışlığına yüklenen İnce sözlerine şöyle devam etti;

*Ciğerimiz yanıyor, içimiz kan ağlıyor. Ellerimiz üşüse de yüreklerimiz yangın yeri on binlerce kardeşimizi kaybettik. Bir o kadar hala enkazın altında kardeşlerimiz var. 6 Şubat Pazartesi günü önce 7,4 diye açıklandı. Sonra revize edildi.

Play Video

GÜNÜN TREND HABERLERİ

*Biz MYK topladık, parti otobüsümüze bulabildiğimiz kadar battaniye, sığdırabildiğimiz kadar su ve bisküvi gibi birtakım malzemeler ile yola çıktık. Gece saat 12'de Kahramanmaraş'ın Trabzon Caddesi'ndeydik.

*Yağmur yağıyordu, enkazların altından ses geliyordu. İnsanlar evlatlarının adını söylüyorlardı. Hiç unutmuyorum bir ablamız “Zeynep” diye bağırıyordu. 5-6 yaşında bir çocuk tir tir titriyordu. Devlet yoktu, asker yoktu, insanlar kendi başınaydı.

*Oradan video çekip toplumu bilgilendirmek istedik. 1 saatten önce videoları gönderemedik. “Sen dene.” olmuyor. “Senin telefonundan dene.” 1 saat videoları göndermekle uğraştık. Gece 1'i birkaç dakika geçe ancak videomuzu atabildik.

*Yoksa 1 saat boyunca o videoları göndermekle uğraştık. İnsanlarımız sahipsizdi. Biz kıytırık bir otobüsle Maraş'taydık. Ama havada helikopterler uçmuyordu, asker kışlasından çıkmamıştı.

*Oradan çağrı yaptım, dedim ki; OHAL ilan edin, askeri kışlasından çıkarın. Hemen, pazartesi günü. Ne yazık ki saatler sonra asker kışlasından çıktı, saatler sonra OHAL ilan edildi.

“SAHİPSİZDİ İNSANLAR!”

*Yine bir başka konu, 24 yıl önce bu acıyı yaşamış birisiyim ben. Marmara depreminde Yalova'daydım. Cep telefonlarımız kesilmişti, 24 yıl sonra cep telefonları yeniden kesildi. Hiçbir şey değişmemiş. 24 yıl önce Yalova, Gölcük, Adapazarı yıkılırken telefonlarımız kesikti, 24 yıl sonra Kahramanmaraş'ta yine telefonlarımız kesik.

*Felaketesin büyüklüğünü anlatmaya çalıştım. Çünkü 99'u yaşamış birisi olarak Yalova'da Hacı Mehmet Ovası'nı bilen birisi olarak Kahramanmaraş'ı görünce acımızın çok büyük olduğunu anladım. Orada otobüsümüz battı otobüsümüz batınca otobüsün arkasında bir binek aracımız daha vardı.

*Ona binip Pazarcık ilçesine gittim. Sabahın 3'üydü. Pazarcık ilçesinde enkazlar yığılmıştı yolun boyuna. Oradan Nurdağı'na geçtim, sabah 7-8 sularında. Nurdağı'nda en büyük problem, trafikti. Karşı tepede yolda kilometrelerce tır kuyruğu vardı.

*Trafik düzenlenmemişti, müthiş bir organizasyon eksikliği vardı. Çökmüştü devlet, sahipsizdi insanlar.

*Enkazın başında tek başına bir adam, “Hiç kimse gelmedi” dedi. Sabah 10'du. Yani bir sonraki sabah 10'du. Düşünün; pazartesi sabah 4'te deprem olmuş, salı sabahı 10 olmuş Nurdağı'nda tek başına bir adam vardı. “Hiç kimse gelmedi” dedi. En büyük sorun, trafikti. Trafiği çözememişlerdi. Bunları siyaset olsun diye söylemiyoruz.”

“ARTİSTLİK PEŞİNDEYDİ MEDYA!”

*Medya da yoktu, kusura bakmayın. Burada olmadığınız gibi. Artistlik peşindeydi medya. Yüzlerce enkaz var, bir enkazda çalışma var. Öyle bir anlattılar ki millete sanki bütün enkazların başında kurtarma ekibi varmış gibi. Yanlış yönlendirdiniz milleti, yanlış bilgilendirdiniz.

*500 enkaz var, 1 tanesinde çalışma var. Trabzon'da seyreden, Edirne'de seyreden televizyonları sanki her yerde çalışma varmış gibi anladı. Anayasal suç işlendi. Halkın haber alma özgürlüğü yok edildi. Yanlış bilgi verildi millete.

“BU LİYAKATSIZLAR İLK 36 SAATTE YOKTU!”

*Nurdağı'ndan Islahiye'ye geçtim, Islahiye de yerle birdi. Oradan Gaziantep'e geçtik. Oradan Antakya'ya gelince gördük ki felaketin en büyüğü oradaydı. Bütün binalar yıkılmıştı. Tek derdimiz var; 99'u yaşamış birisi olarak yardım etmek istiyorduk.

İnce: YSK eliyle darbe yapmaya kalkmayın!

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında iktidarın ihmalciliğine ve devletin geç kalmışlığına yüklenen İnce sözlerine şöyle devam etti;

*Ciğerimiz yanıyor, içimiz kan ağlıyor. Ellerimiz üşüse de yüreklerimiz yangın yeri on binlerce kardeşimizi kaybettik. Bir o kadar hala enkazın altında kardeşlerimiz var. 6 Şubat Pazartesi günü önce 7,4 diye açıklandı. Sonra revize edildi.

Play Video

GÜNÜN TREND HABERLERİ

*Biz MYK topladık, parti otobüsümüze bulabildiğimiz kadar battaniye, sığdırabildiğimiz kadar su ve bisküvi gibi birtakım malzemeler ile yola çıktık. Gece saat 12'de Kahramanmaraş'ın Trabzon Caddesi'ndeydik.

*Yağmur yağıyordu, enkazların altından ses geliyordu. İnsanlar evlatlarının adını söylüyorlardı. Hiç unutmuyorum bir ablamız “Zeynep” diye bağırıyordu. 5-6 yaşında bir çocuk tir tir titriyordu. Devlet yoktu, asker yoktu, insanlar kendi başınaydı.

*Oradan video çekip toplumu bilgilendirmek istedik. 1 saatten önce videoları gönderemedik. “Sen dene.” olmuyor. “Senin telefonundan dene.” 1 saat videoları göndermekle uğraştık. Gece 1'i birkaç dakika geçe ancak videomuzu atabildik.

*Yoksa 1 saat boyunca o videoları göndermekle uğraştık. İnsanlarımız sahipsizdi. Biz kıytırık bir otobüsle Maraş'taydık. Ama havada helikopterler uçmuyordu, asker kışlasından çıkmamıştı.

*Oradan çağrı yaptım, dedim ki; OHAL ilan edin, askeri kışlasından çıkarın. Hemen, pazartesi günü. Ne yazık ki saatler sonra asker kışlasından çıktı, saatler sonra OHAL ilan edildi.

“SAHİPSİZDİ İNSANLAR!”

*Yine bir başka konu, 24 yıl önce bu acıyı yaşamış birisiyim ben. Marmara depreminde Yalova'daydım. Cep telefonlarımız kesilmişti, 24 yıl sonra cep telefonları yeniden kesildi. Hiçbir şey değişmemiş. 24 yıl önce Yalova, Gölcük, Adapazarı yıkılırken telefonlarımız kesikti, 24 yıl sonra Kahramanmaraş'ta yine telefonlarımız kesik.

*Felaketesin büyüklüğünü anlatmaya çalıştım. Çünkü 99'u yaşamış birisi olarak Yalova'da Hacı Mehmet Ovası'nı bilen birisi olarak Kahramanmaraş'ı görünce acımızın çok büyük olduğunu anladım. Orada otobüsümüz battı otobüsümüz batınca otobüsün arkasında bir binek aracımız daha vardı.

*Ona binip Pazarcık ilçesine gittim. Sabahın 3'üydü. Pazarcık ilçesinde enkazlar yığılmıştı yolun boyuna. Oradan Nurdağı'na geçtim, sabah 7-8 sularında. Nurdağı'nda en büyük problem, trafikti. Karşı tepede yolda kilometrelerce tır kuyruğu vardı.

*Trafik düzenlenmemişti, müthiş bir organizasyon eksikliği vardı. Çökmüştü devlet, sahipsizdi insanlar.

*Enkazın başında tek başına bir adam, “Hiç kimse gelmedi” dedi. Sabah 10'du. Yani bir sonraki sabah 10'du. Düşünün; pazartesi sabah 4'te deprem olmuş, salı sabahı 10 olmuş Nurdağı'nda tek başına bir adam vardı. “Hiç kimse gelmedi” dedi. En büyük sorun, trafikti. Trafiği çözememişlerdi. Bunları siyaset olsun diye söylemiyoruz.”

“ARTİSTLİK PEŞİNDEYDİ MEDYA!”

*Medya da yoktu, kusura bakmayın. Burada olmadığınız gibi. Artistlik peşindeydi medya. Yüzlerce enkaz var, bir enkazda çalışma var. Öyle bir anlattılar ki millete sanki bütün enkazların başında kurtarma ekibi varmış gibi. Yanlış yönlendirdiniz milleti, yanlış bilgilendirdiniz.

*500 enkaz var, 1 tanesinde çalışma var. Trabzon'da seyreden, Edirne'de seyreden televizyonları sanki her yerde çalışma varmış gibi anladı. Anayasal suç işlendi. Halkın haber alma özgürlüğü yok edildi. Yanlış bilgi verildi millete.

“BU LİYAKATSIZLAR İLK 36 SAATTE YOKTU!”

*Nurdağı'ndan Islahiye'ye geçtim, Islahiye de yerle birdi. Oradan Gaziantep'e geçtik. Oradan Antakya'ya gelince gördük ki felaketin en büyüğü oradaydı. Bütün binalar yıkılmıştı. Tek derdimiz var; 99'u yaşamış birisi olarak yardım etmek istiyorduk.

*Bir çocuğa su vermek istiyorduk, bir battaniyeye sarmak istiyorduk ve duyurmak istiyorduk. Felaketin büyüklüğünü duyurmak istiyorduk. Tam bir karmaşa vardı, kilometrelerce kamyonlar. Adıyaman'da on binlerce ortaya atılmış giyecekler. Bir yanda insanlar üşürken Adıyaman'da on binlerce kıyafet ortalığa saçılmıştı.

*Bir yanda ekmek yoktu, bir yanda ekmekler çöpe atılmıştı. Tam bir organizasyon felaketiydi. Tabii ki Türkiye'nin bir numaralı sorunu liyakat olduğu için; tasavvufçuları, ilahiyatçıları AFAD'a yönetici yaptığınız için, Sakarya'da olduğu gibi, Afet Yönetim Merkezlerinde olduğu gibi.. Ne yazık ki bu beceriksizler, bu yeteneksizler, bu liyakatsızlar ilk 36 saatte yoktu.

*Hala bugün, bugün az önce insanlar canlı çıkarılıyorsa ilk 36 saatte asker kışlasından çıksaydı, OHAL ilan edilseydi, helikopterler havada uçsaydı, bizim otobüsümüzden önce helikopterler inseydi oraya pek çok insanımız sağ kurtulmuş olacaktı.

*Bu felaketi önleyebilir miydik? Çok mu büyük, evet çok büyük biliyorum. Ama önlem alabilirdik, çabuk imdada yetişebilirdik. Yaraları çabuk sarabilirdik.

“YSK ELİYLE DARBE YAPMAYA KALKMAYIN!”

Açıklamalarında seçim tarihi tartışmalarına da değinen İnce, şöyle konuştu:

*Bir, enkazın altından son kardeşimiz çıkana kadar seçimin tarihini konuşmayı da, ertelemeyi konuşmayı da askıya aldık. Son kardeşimiz çıkana kadar, onlar çadırlarına yerleşip sokakta kimse kalmadan sobaları yanana kadar, enkazdan son kardeşimiz kurtulana kadar ne ertelemeyi konuşacağız ne seçimin tarihini konuşacağız.

*Seçim ilgi alanımızda değil şu anda. Derdimiz canlarımızla. Ama şunda da uyarmak isterim milletimizi; YSK eliyle darbe yapmaya kalkmayın! YSK sizin memurlarınız, biliyorum. Hiç güvenmiyorum o kuruma, YSK eliyle darbe yapmaya kalkmayın.

*Bunun çözüm yeri TBMM'dir. Çözebiliyorsanız TBMM'de çözersiniz. Çözemiyorsanız, gücünü anayasadan almayan hiçbir kuvvet kullanılamaz. Hiçbir yetki kullanılamaz. Gücünü anayasadan alacaksın.

*Anayasa çok nettir, onun için YSK eliyle darbe yapmaya kalkmayın. Anayasal suç işlersiniz. YSK üyelerini de uyarıyorum, keser döner sap döner bir gün hesap döner, anayasayı ihlal etmekten yargılanırsınız!