Türkiye’nin çevre alanında kurulmuş ilk ve tek Birliği olan Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği’nin 45 adet üye belediyesi bulunan birlik 2008 den bugüne kadar varlığını Balıkesir Edremit’te sürdürüyordu.22 Mart Dünya Su Günü için Büyük Menderes Havzası’nda Büyük Menderes İnsiyatifi ve Birlik Encümen üyeleri (Başkan Edremit Bld.Bşk. Selman Hasan ARSLAN,Malkara Bld. Bşk. Ulaş YURDAKUL, Uzunköprü Bld. Bşk. Özlem BECAN, Büyükçekmece Bld. Mec. Üyesi Coşkun TANIŞ, Burhaniye Bld. Mec. Üyesi E. Oya ÖZARKON ve Küçükkuyu Bld. Mec. Üyesi Selçuk ŞAHİN) ile ortak bir basın açıklaması yaptılar.
Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik'in encümen üyesi, Denizli Babadağ Belediyesi Ali Atlı'nın üyesi olduğu birlik Babadağ meclis salonunda mart ayı encümen toplantısını yapacak. Birliğin ortak açıklaması da şu şekilde:

Bugün Birleşmiş Milletler tarafından 1993 yılında “Dünya Su Günü” olarak ilan edilmiştir.Bugün insanlığın ve doğanın  ortak malı ve hakkı olan güvenli sağlıklı suya halen 2,1 milyar insanın erişim sağlayamadığı ,pandemi sürecinde toplandık.Devlet Su İşleri tema olarak bu yılı ‘yeraltı suyunugörünür yapmak ‘ olarak belirledi.Ancak bugün yerüstü sularınıda kirlilikten korumada geldiğimiz durum ortadadır.Amacımız ; dünyamızda yaşamın güvenlik sınırlarını geçip,tehlike sınırlarına giren ve en  stratejik doğal kaynaklardan olan suyun ; hem döngüsündeki krizle, hemdekirliliğiyle küresel mücadele etmek için Denizli’den, Egeden,Marmaradan, Türkiye’den Dünya ile bütünleşmek için buradayız . Su, tüm canlıların ve ekosistemlerin varlığı için vazgeçilmezdir. Yerkürenin 3/4’ü sularla kaplı olmasına rağmen kullanılabilir su miktarı %2,5, içilebilir su miktarı ise %1’den daha azdır.

          Güvenli suya erişim sağlık için vazgeçilmezdir. Buna karşın günümüzde 2,1 milyar insan güvenli suya erişememektedir. Suyun nitelik ya da nicelik olarak yetersizliği sanitasyon ve hijyen sorunlarını da beraberinde getirmekte,  kirli suların neden olduğu ishalli hastalıklar nedeniyle her yıl 485 000 ölüm gerçekleşmektedir. İshalli hastalıklar küresel hastalık yükünün yaklaşık %3,6’sını oluşturmaktadır8. Gelişmekte olan ülkelerde hastalıkların %80’inden fazlası yetersiz ve sağlıksız içme suyundankaynaklanmaktadır.Hastalıkları önlemek ve kontrol altına almak için güvenli suya  erişimin ne kadar önemli olduğu COVID-19 pandemisinde bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Dünyanın farklı bölgelerinde gittikçe artan su stresi nedeniyle; Dünya nüfusunun yarısının 2025 yılında   su stresi altındaki bölgelerde yaşıyor olacağı tahmin edilmektedir.

        Ülkemizdeki nüfus artışı ve artan tüketim alışkanlığı nedeniyle ;yaşam için, tarım için ve sanayi için su ihtiyacımız katlanarak artmaktadır. Kentsel atıklar,endüstriyelatıklar,enerji üretim atıkları , tarımsal atıklar ve kimyasal atıklar akarsularımıza ,göllerimize ve yaşam alanlarımıza bırakılarak yerüstü ve yeraltı su kaynaklarımız kirletilmekmektedir. Günümüzün  politika ve uygulamaları;Su kaynaklarımızı ,çevremizi, doğamızı korumaktan çok, kirlenmesine neden olmaktadır.

         Ülkemiz ;Dünyanın su kaynakları açısından sorunlu bölgesin içinde yer almaktadır..Su azlığı çeken ülkeler grubundan, su fakirliği yaşayan ülkeler grubuna doğru gitmektedir..Bugün kaynağından aldığımız suyun  halen %40 nı musluklarımızdan akıtılamıyor..,  Musluklarından su içilen ülkeden , yoğun olarak ambalajlı su tüketen ülke konumuna geldik.Bugün Dünyada ambalajlı su tüketen ülkeler arasında 7. sıradayız. Sağlıklı ve güvenilir içme suyuna erişimde,nüfusumuzun %97’sının içme-kullanma suyunu iyileştirilmiş su kaynaklarından sağlandığı görülmektedir. Ancak bunun içinde şebekenin payı %57 iken, hak olduğu halde meta olarak satılan ambalajlı suyun sahip olduğu %28 pay çok düşündürücüdür.Temiz su kaynaklarının hızla azalması ve kirlenmesi 8 milyar tl ye varan ambalajlı su pazarının doğmasına neden olmuştur. Toplumun temel içme-kullanma suyunun kaynağı şebeke suyu olması gerekirken , ambalajlı suların bu kadar fazla kullanılıyor olması ilginçtir.Belediyelerin temel görevlerini yerine getirmesi noktasında ihmalleri ve sorumlulukları mutlaka sorgulanmalıdır.Tarımsal üretim için kaynağından alınan suyun ancak %40 ndan yararlanılmaktadır.

          Bugün içinde bulunduğumuz Büyük Menderes Havzamız  , Büyük Menderes ve kolları onbin yıldır can verdiği medeniyetlere ,kültürlere ,topraklara artık can veremez hale geldi. BM nehri %65 tarımsal sulamada kullanılmaktadır.Türkiye tarımsal üretiminin %15 i bu havzada yapılmaktadırve 3 milyonu aşan nüfus yaşamaktadır. Havzamız Türkiye su ortalamasının altında su varlığına sahiptir Türkiyenin en kirli 3.nehri ve tarımsal sulama özelliğini kaybeden 4.derece kirli suyudur.Büyük Menderes bugün can çekişiyor.BüyükMenderes ölürse Ege ölür.Kırsaldan göçler başlar.

         Sağlıklı  gıdamızın güvencesi ve ulaşılabilir olmasının yolu , sağlıklı su varlığımızı korumaktan geçer. Yarın geç olmadan ,  Su savaşları yaşanmadan,  suya bağlı  göçler oluşmadan , gıda krizleri  büyümeden ; yeraltı ve yerüstü su varlıklarımızı korumak zorundayız. ,Suyun adil paylaşımı için ,ekosistemin  korunması için ,kullanımında verimlilik için ,temel hak ve kamusal değer olan suyun halk adına kamulaştırılması ve yönetilmesi , bedelsiz olarak sağlanması için ; insanın- doğanın - suyun sömürülmediği bir Dünya için ,karar alıcıları ve kararı uygulayıcıları görev ve sorumluluğa davet ediyoruz.

Saygılarımla.

Su kaynaklarının korunması, suyun etkin kullanımı ve topluma güvenli içme-kullanma suyunun ulaştırılması için;

1. Su kıt bir kaynak olarak ele alınmalıdır. Sulak alanlar ve ormanlar gibi suları doğal olarak toplayan, filtreleyen, depolayan ve serbest bırakan ekosistemlerin korunması ve restorasyonu su kıtlığına karşı mücadelede ön önemli stratejilerden birisidir. Bunlar için multidisiplinler bir yaklaşımla oluşturulmuş çevre politikalarına gereksinim vardır11.

2. Entegre su kaynakları yönetimi benimsenmelidir. Su kullanım planlamalarında tüm farklı kullanıcıların (sanayi, tarım, çevre, belediye) gereksinimleri gözetilmelidir18.

3. Su kaynakları artan nüfus, kentleşme, sanayi, madencilik ve tarım faaliyetleri sonucu ortaya çıkan kirleticilerden korunmalıdır.

4. Çarpık şehirleşme, iyi bir kanalizasyon ve arıtma sisteminin olmaması ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan atıklar, su kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadır. Özellikle büyük kentlerdeki plansız büyüme ve artan nüfus yoğunluğu suya ilişkin sorunların kısa vadeli değil, uzun vadeli ve stratejik çözümlerle giderilmesini gerektirmektedir6.

5. Belediyeler tarafından atık sular türlerine göre ayrı toplanmalı ve arıtılması sağlanmalıdır. Atık suyun arıtılması hem su kaynakları üzerindeki baskıyı azaltacak, hem de suyun yeniden kazanımını sağlayacaktır.  

6. Yağmur suyu hasadı yapılmalı, elde edilen suyun bahçıvanlık, araba yıkama vb işlerde kullanımı sağlanmalıdır.

7. DSÖ tarafından içme-kullanma suları için önerilen “su güvenliği planları” belediyeler tarafından uygulamaya sokulmalıdır. Su güvenliği planlarının oluşturulması kaynaktan musluğa su kalitesi yönetimi sürecinin sistematik hale getirilmesini sağlayacaktır19.

8. İçme-kullanma suyu yönetimi, tüm illerde büyükşehir belediyelerinde olduğu gibi tek elden yürütülmelidir. Su yönetiminin tüm aşamalarında bu konuyla ilgili eğitim almış kişiler görevlendirilmelidir20.

9. Belediyeler tarafından içme-kullanma suyu altyapısı iyileştirilmeli, kayıp-kaçak oranı düşürülmelidir. Kayıp-kaçak oranı için kabul edilebilir sınır %10 iken, ülkemizde belediyeler tarafından çekilen suyun %34,6’sı tüketiciye ulaşmamaktadır21,22.

10. Bina içi depoları kontrolsüzdür. Bu depoların ruhsatlandırılması, denetlenmesi, temizlenmesi konularında yasal düzenleme yapılmalı, bu konunun sahibi belediyeler olmalıdır20.  

11. Ülkemizde su kullanımının sektörel dağılımına bakıldığında 2018 yılı itibariyle çekilen suyun %72’si tarımda, %18’i sanayide kullanılmaktadır23,24. En fazla kullanımın olduğu tarım sektöründe suyun verimsiz kullanımı önemli düzeyde israfa neden olmaktadır2. Bu nedenle suyu tasarruflu kullanan sulama teknolojileri geliştirilmeli ve kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.  Ayrıca su kaynaklarının tarımsal kirleticilerden korunması için organik tarımı teşvik eden politikalar ve diğer sürdürülebilir tarım uygulamaları tercih edilmelidir.

12. Suyun sanayide verimli kullanımını sağlayacak uygulamalar hayata geçirilmeli, sanayi tesislerinden kaynaklanan atık suların arıtılmadan çevreye deşarj edilmesi önlenmelidir.  

13. Halk eğitimi suyun korunması çalışmalarında son derece önemlidir. Suyun değeri konusunda toplumun farkındalığı artırılmalıdır.

14. Bireysel su savurganlığını önlemeye yönelik çalışmalar yapılmalı, tasarruflu beyaz eşyaların ve armatürlerin kullanımı gibi uygulamalar özendirilmelidir.

15. Sağlık Bakanlığı tarafından içme-kullanma sularının kalite standartları izlenmektedir. Buna ilişkin veriler toplumla paylaşılmalıdır.