"Kız çocuklarının Allah'ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır" şeklindeki hutbe laikliğe, anayasal ve yasal düzene aykırıdır.
Erdoğan’ın ve Erbaş’ın Diyanet’i, bir kez daha kadınların miras hakkına, Anayasa’nın eşitlik ilkesine, Medeni Kanun’a, laik düzene ve cumhuriyetin temelini oluşturan yurttaşlık kavramına doğrudan saldıran bir siyasal aygıta dönüştüğünü gösteriyor.
Kadını birey olarak değil, “aile” içinde erkeğin gölgesine ve “ilahi hükme” mahkum eden bu dil ve pratikle, her hafta yinelenen hutbelerle sistematik bir ideolojik operasyon yürütüyor.
Hukukun üstüne dinî bir meşruiyet sopası sallayarak, kadınların en temel haklarını pazarlık konusu haline getiriyor.
Tüm bu pratikler; kadınlara, laikliğe, yurttaşlığa, halkın ortak hukukuna açılmış bir cephedir.
Anayasa’yı delerek, laikliği yok sayarak, kamusal alanı dinsel doğmalarla yeniden tanzim etme girişimi karşısında susmak, hepimizin haklarını ilga eden bu teokratik tahkimata rıza göstermek demek…
Diyanet, kendi anayasal sınırlarını aşarak milletin hukukuna parmak uzatma cüretini derhal bırakmalı, haddini aşmamalı…
Diyanet bilsin ki kadınlar; ne hakkını ne hukukunu ne de cumhuriyetini din adına bile olsa gasp ettirmeyecek…
Şeriatın gölgesini devletin çatısına düşürmeye kalkan her el, bu ülkenin kadınlarının laik iradesiyle kırılacaktır.