Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, Denizli şubesinin çalışmalarından memnun olduklarını belirterek; “Denizli dayanışma anlamında Türkiye’ye örnek olacak illerimizden bir tanesi” dedi.

Türk Kızılay Denizli Şubesi, Genel Başkan Dr. Kerem Kınık’ı ağırladı. Ziyarette Denizli Şube Başkanı Adem Salih Deniz ve yönetim kurulu üyeleri, Pamukkale ile Merkezefendi Şubelerinin yönetim kurulu üyeleri, kadın kolları yönetimi ve genç gönüllüler hazır bulundu.

Kızılay’ın 153 yıldır kesintisiz olarak iyilik hareketini sürdürdüğünden bahseden Dr. Kınık, tek gayelerinin millete hizmet, devlete destek olmak olduğunu söyledi. Kınık, “Kurulduğu günden bu yana gönüllülük motivasyonuyla, bağışçılarımızın desteğiyle çalışıyor. 81 ilde teşkilatlanmasını tamamlamış ulusal bir cemiyetiz. Türkiye dışındaki yaklaşık 18 ülkeye ve bölgede Kızılay kendi personelleri ile operasyon yapıyor. Bunların ağırlığı Afganistan, Suriye, Irak, Somali, Güney Sudan gibi savaş bölgeleri. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 27 milyon insana yardım ve hizmet ulaştırdık. Bunların yaklaşık 8.5 milyonu yurt dışındaydı. Toplumsal, kansal, kök hücre, immumplazma gibi hizmetleri ki yılda yaklaşık 2.5 milyon bağışçımızdan aldığımız kan, yaklaşık 7 milyon kan bileşeni olarak 1500 hastaneye ulaştırılıyor. Burada da bir bölgemiz var. Bölgemizdeki kan bağış oranlarımızda Türkiye’nin içerisinde takdire şayan bir miktarda” dedi.

“2030 hedeflerinde ana rotamız toplum planlı afet yönetimi”

Görev alanlarından bir tanesinin afetler olduğunu anlatan Genel Başkan Kınık, “Toplumun afetlere hazırlanması, afetlere müdahale ve afet sonrası iyileştirmesi noktasında yoğun bir şekilde Kızılaycılar çalışıyor. 4-5 aydır talihsiz bir şekilde Doğu Karadeniz’de başlayan, sonra Güney ve Ege’ye sirayet eden orman yangınları ile devam eden ve akabinde Batı Karadeniz’de devam eden sel, heyelan afetlerimiz hem devletimize hem de Kızılaycılara yoğun bir çalışma yükü oluşturdu. Biz de devletimizle el ele, yoğun bir seferberlikle sahada çalıştık. Orman yangınlarında 10 bin Kızılaycı gönüllü katkısı oldu. Aynı anda 160 noktada aşevi, insani yardım, seyyar mutfaklar kurularak çok büyük bir hizmet ağı oluşturuldu. Sel felaketlerinde de benzer bir şekilde yüksek kapasite ile hizmet verildi. Ama bu afetler bize şunu gösterdi ki; asıl olan buna hazırlıklı olmak, bunların risklerini önceden görüp tedbirleri almak. 2021-2030 yılları arasında Kızılay Stratejik Planı olarak öngördüğümüz ana rotamızda birincil öncelik toplum planlı afet yönetimi. Afet yönetiminde toplumun bireyden başlayacak şekilde angaje edilmesi, herkesin kendi bireysel alanı düzeyinde afet risklerinin farkında olması, kendi azaltabileceği riskleri azaltması, ilk yardımı öğrenmesi, temel afet bilincini öğrenmesi ve böyle bir şey başına geldiğinde kendi zararını azaltabilen, kendi kendine ilk müdahaleleri yapabilen bir ordu oluşturmaya çalışıyoruz. Şu an 200 bin eğitilmiş aktif gönüllümüz var. Bu sayıyı 2 milyona çıkartmayı hedefliyoruz” dedi.

“Bütçenin yüzde 85’i insani yardıma gidiyor”

“Ülkemizde ve dünyada insani yardıma ihtiyaç sahibi insanlara destek olmaya çalışıyoruz. Bu alanda yardımlarımızı artık daha insani olan ayni yardımlardan nakdi yardımlara kaydırdık” diyen Kınık, açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Nakdi yardımlarımızı Kızılay kartlar ya da ihtiyaç sahibi ailelerimizin şubelerimizin tespitleri neticesinde belirlenmesi ile bir tuşla bankalarına nakit havaleler şeklinde ulaştırıyoruz. Dolayısı ile ihtiyaçlarını kendileri tespit ediyorlar. Bu anlamda da ciddi bir büyüklüğe ulaştık. 2015 yılında yaklaşık 890 milyon lira olan Kızılay bütçesi, bugün yaklaşık 9 milyar lira. Bütçenin yüzde 85’inden daha fazlası doğrudan insani yardıma gidiyor. 2030 hedeflerinde ağırlıkla yoksullukla mücadele noktasında insanlara bir istihdam oluşturmak, kendiişlerini kurabilme ve kendi emekleri ile kazancını idame ettirebilme konusunda çalışmalarımız şu anda hız kazanmış durumda. Bu alanda da pilot uygulamalarımız başarılı sonuçlar verdi. Sosyal girişimciliği destekleme, mikro katılım finansmanı gibi noktalarda da çalışıyoruz. Göç hizmetleri zaten bizim asli görevlerimizden. Her ay düzenli olarak 2.4 milyon sığınmacıya, 70 farklı vatandaşlıktan düzenli insanı destek sağlıyoruz. Toplum merkezlerimizle, çocuk koruma programlarımızla, parçalanmış aileleri birleştirme noktasında, sınır ötesi yardımlarımızda, işlettiğimiz mülteci kampları, yetimhaneler, ekmek fırınları gibi çok sayıda hizmet alanımızla da savaşın etkilediği insanlara koruma sağlamaya gayret ediyoruz”

“Ege, riskleri olan bir bölge”

Ege Bölgesi’nin pek çok açıdan potansiyeli olan ama afetler noktasında da riskleri olan bir bölge olduğuna dikkat eden Kınık, şöyle konuştu:

“Dolayısı ile bu anlamda yeni yatırımlarımız olacak. Özellikle afet müdahale kapasitesi ve insani yardım kapasitesinin arttırılması noktasında yeni lojistik merkezleri, araç gereç kapasiteleri, ilk yardım ve temel afet eğitimleri veren eğitim merkezlerimizin arttırılması, her şubemizin bir toplum merkezine dönüştürülmesi gibi faaliyetlerimiz olacak. En aktif şube ödülünü alan Denizli’den daha üstün başarı bekliyoruz. Çünkü gerçekten çok motive çalışan gönüllüleri, ilçe ve temsilci koordinatörleri var. Kadın ve gençlik hareketimiz çok aktif. Birbirleri ile uyumlu, planlı çalışan ve genel merkezle de bu anlamda verimli bir iletişimi bulunan Denizli ilimiz, kendi çıtasını yükseltip, kendi rekorlarını kıracaktır. Denizli hayır sahibi bir il. Paylaşmayı bilen bir il. Üretmeyi de, kazanmayı da bilen bir il. Pek çok açıda ihracatta şampiyonlukları olan, istihdam konusunda üst seviyelerde olan, işsizlik noktasında Türkiye’nin en iyi şartlarda olan illerinden bir tanesi. Üretim çeşitliliği; tarımdan sanayiye, tekstile çok farklı alanları olduğu için dünyayı vuran ekonomik krizlerde il kendi kendini toplarlayabiliyor. Bu ekonomik güçlülüğü, ahlaki moral değerlerinin yüksek olması ve yardımlaşma geleneği ve bilinci, faaliyetlerimizi daha başarılı yürütmemize vesile oluyor. Denizli dayanışma anlamında Türkiye’ye örnek olacak illerimizden bir tanesi”