Çocuk Psikolojisi Derneği Başkanı Süleyman Hecebil, "Çocuklar için projesi olan bir siyasi parti var mı?" başlıklı yazısında çocukların sorunlarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Bu soruyu 20 yıldır uygulamaya konulmadığı için iktidar ve destekçilerine sormadığını belirten Hecebil muhalefete seslendi. 

Hecebil şunları söyledi:

"Her gün TV kanallarında, sosyal medyada, partilerin grup toplantılarında ve siyasilerin açıklamalarında hemen her konu hakkında fikirleri, vaatleri ve projeleri duymak mümkün. Ama çocuklar için arada bir söylenen birkaç cümle dışında bir proje veya çalışmadan söz edildiğine tanık oldunuz mu? Ben olmadım. Şimdi, iktidardaki ve destekçisi siyasi partiler hariç diğer tüm siyasi partilere soruyorum: Çocuklar için bir projeniz, bir hazırlığınız ve bir çalışmanız var mı? (İktidardaki ve destekçisi partilere sormuyorum çünkü bir projeleri olsaydı yirmi yıldır uygulamaya koyarlardı. Bazen onlar da çocuklardan söz ediyorlar ama, çocukların geleceğinden ve ihtiyaçlarından değil sayısından söz ediyorlar. Hemen söyleyeyim çocuklar rakamlardan oluşmaz.) Bu gün ülkemizdeki ekonomik durumdan ve siyasi tercihlerden en çok çocuklar etkileniyorlar. 2021 TÜİK verilerine göre çocuklar ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 27’sini (22 milyon 738 bin 300) oluşturuyorlar. Yani her dört kişiden biri çocuk. 

Çocuk Psikolojisi Derneği Başkanı Süleyman Hecebil

Bu gün çocuklarımızın büyük sorunları var. Bunlar:

1. Temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşma yani yeterli ve dengeli beslenme sorunları var. Yoksunluğun derinden hissedildiği ailelerde (genelde bu tür ailelerin çocuk sayıları ikiden fazla oluyor) karbonhidrat ağırlıklı beslenme söz konusudur. Oysa çocuğun sağlıklı beden ve zeka gelişimi için proteine ihtiyacı vardır.

2. Çocukların temiz suya ulaşma sorunları vardır. 

3. Okula giden çocukların temiz ve güvenli okul, temiz sınıf, temiz tuvalet ihtiyaçları vardır. 

4. Çocuklar okullarda, ders kitaplarında, bazı sözde ve denetimsiz eğitim kurumlarında dogmatik bilgilere maruz kalmaktadırlar.  Dogmaya maruz kalan çocukların muhakeme ve düşünme yetileri gelişmiyor. Çocukların güvenilir kitaplara ve kaynaklara ulaşma sorunu var.

5. Çocuklarımız okullarda öğrenemiyorlar. Bunu yapılan sınavların sayısal verilerine bakarak anlamak mümkün. Öyle ki MEB ve YÖK, yıllardır uygulanan üniversite sınavı puan barajlarını kaldırmak zorunda kaldılar. Kaldırılmasaydı üniversite kontenjanları boş kalacaktır. Çocuklarımız öğrenemiyorlar, çünkü okuldan, derslerden ve eğitim etkinliklerinden keyif almıyorlar. 

6. Devlet okulları ağırlıklı olmak üzere ortaokul ve lise düzeyindeki öğrencilerin “okula yabancılaşma” sorunları var. Okullar giderek “çocukları ait olmadıkları bir dünya” haline dönüyor.

7. Yoksunluğun nispeten daha derin hissedildiği kesimlerde eğitim çağındaki çocukları okul dışında kalma, işçi çocuk olma, erken evlendirilme gibi tehlikelerle iç içe yaşıyorlar. Açık öğretim ortaokul ve açık öğretim lise uygulamaları çocuklar için söz konusu tehlikeleri körüklemektedir. Bu durumdan öncelikle kız çocukları etkilenmektedir. 

8. Ekonomik nedenlerden dolayı gelir dağılımı uçurumu çocuklar arasındaki yaşam koşullarındaki eşitsizliği derinleştirmiştir. Artık ülkemizde bir fırsat eşitliğinden söz etmek asla mümkün değildir. Bu gün net bir şekilde sınıfsal farklılıklar vardır. Bir tarafta yarıyıl tatilinde çocuğunun kayak yapacağı oteli seçmekte zorlanan aileler, diğer tarafta temel gereksinimlerinin (açlık, susuzluk ve güvenlik) peşinde koşan aileler. Çocukların “yaşamda fırsat eşitliğine” ihtiyaçları vardır.

Şimdi siyasi partilere tekrar soruyorum: Çocuklar için bir projeniz var mı? Peki Z Kuşağı için? Siyasi partiler gençler için daha çok söylemde bulunuyorlar çocuklar için daha az. Acaba çocuklar oy kullanmayacakları için olabilir mi?  Evet kullanmıyorlar, ama şimdilik. Bu günün küçüğü yarının büyüğü değil mi? Hadi gelin çocuklarımızın sorunların çare olacak çözümleri ve projeleri birlikte üretelim. Sesimi duyan var mı?"