Denizli’de sivil toplum kuruluşları, Doğu Türkistan’da yaşanan soykırımı kınadı.

15 Temmuz Delikliçınar Şehitler Meydanı’nda toplanan

STK temsilcileri, Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dışı olayları kınadı.

Ortak basın açıklamasını okuyan Muhammed Vahap Yolcu, Doğu Türkistanlıların tutulduğu toplama kamplarının kapatılması için çağrıda bulundu.

Yolcu; “İnsanlık ve müslümanlık vazifemizi yerine getirmek için toplandık. Buraya zalimin karşısında mazlumun yanında olduğumuzu göstermek için toplandık. Bugün buraya Zalim Çin’in karşısında, mazlum Doğu Türkistan Halkının yanında olduğumuzu ifade etmek için toplandık. İstanbul’da Çin Konsolosluğu önünde 10 yaşlarında küçük bir kız çocuğu gözyaşları içerisinde şöyle haykırıyor; ‘Sizin çocuklarınız yok mu? 4 yıldır babamı ve kardeşlerimi görmüyorum!’ Oyun çağında bir çocuğun yaşadığı travmayı hiçbirimiz tarif edemeyiz. İşin aslı son dokuz yıldır Doğu Türkistan tam bir cinnet halini yaşıyor. Dünya üzerinde yaşamanın en zor olduğu, ‘Uygur, Kazak, Kırgız olma suçundan’ milyonların demir parmaklıklara mahkum edildiği Doğu Türkistan, nesli yok edilen milletlerden biri olma yolunda!” dedi.

“8 milyona yakın Doğu Türkistanlı, Çin’in soykırıma uğruyor”

İnsanların sokaklarda yüz tanıma sistemleriyle adım adım takip edildiğini söyleyen Yolcu; “Dünya tarihinde bir milletin topyekûn gözaltına alındığı, kadın, erkek, genç, yaşlı toplama kampları, çocuk kampları ve hapishanelere doldurulduğu, kalanların da ‘aile olmak’ projesi adı altında evlerde Çinli gardiyanların insafına terk edildiği, insanların sokaklarda dahi yüz tanıma sistemleriyle adım adım izlendiği başkaca bir dönem var mı bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana kitlesel olarak en büyük özgürlükten men etme operasyonunun Doğu Türkistan’da yürütülmekte olduğu! Evlerinden, çocuk ve eşlerinden, anne babalarından, akraba ve arkadaşlarından, işlerinden, okullarından hasılı en sevdiklerinden kopartılan, dünyanın en ağır işkence ve mahrumiyetlerini yaşayan 8 milyona yakın Doğu Türkistanlı, Çin’in ‘gönüllü mesleki eğitim kampları’nda soykırıma uğruyor! Bir çadıra ya da pusulaya sahip olmak, mutfağında birden fazla bıçağı olmak, pasaportu olmak, başörtüsü takmak, camiye gitmek, oruç tutmak, okulda ve resmi dairelerde ana dili kullanmak bile bir kişinin toplama kamplarına alınması için yeterli sebep olarak görülmektedir” diye konuştu.

“Çin bu zulmü sonlandırıncaya kadar Çin mallarını boykot etmelidir”

Başkan Yolcu; “Çin’in genel hukuk ilkesi olarak bilinen masumiyet karinesini hiçe sayan ‘suçu önceden önleme prensibi’ ile herhangi bir suçu bulunmayan ve mahkeme edilmeyen milyonlarca insan ‘ayrımcılık, aşırılık ve terör’ suçlamalarıyla toplama kamplarına dolduruldular. Toplama kamplarında keyfi güç kullanımı, özgürlüğün sistematik olarak kaldırılması, kültür ve inançların tahkiri, ideolojik baskılama, insanlıktan çıkarma, taciz, tecavüz, fiziki ve psikolojik işkence, cinayet ve soykırım suçları işlenmektedir. Kısacası bu kamplar, tüm insan haklarının ihlal edildiği yerlerdir. Çin, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ilan edilen tüm hakları gasp etmekte, BM Soykırım Sözleşmesi’nde bulunan beş maddenin tamamını ihlal etmektedir. Bu insanlarla aynı gökyüzünün paylaşmak ve onların acı ve ıstıraplarına, yürek yangınlarına, kalp kırıklıklarına uzaktan da olsa şahitlik etmek, bizleri yaşadığımız çağın adaletten uzak düzeninde insanlığımızdan utandırıyor. Dünyanın insanlık adına Doğu Türkistan için söyleyecek bir sözü olmalı! Doğu Türkistan’daki toplama kampları kayıtsız şartsız bir an evvel kapatılmalı, bölgede uygulanan tüm hak ihlallerine derhal son verilmelidir. Türkiye bu zulmün bitirilmesi için öncü olmalıdır. Çin bu zulmü sonlandırıncaya kadar tüm dünya halkları Çin mallarını boykot etmelidir. Burada herkesin huzurunda söz vererek tüm dünyaya sesleniyoruz ve diyoruz ki; Fatih’in Yavuz’un Selahaddin’in torunları ve İslam medeniyetinin fertleri olarak, yeryüzüne adaleti hakim kılmak, hakikat peşinde koşmak, inançlarımızın ve değerlerimizin slogandan ibaret olmadığını kavramak ve kavratmak asli çabamız olacaktır. İslam’a İman’a ve İnsanlığa hizmet etmeye devam edeceğiz. Zalimler için yaşasın cehennem diyerek, İslam’ın dirilişi uğrunda Suriye’de, Filistin’de, Myanmar’da ve Doğu Türkistan’da mücadelemizi ilelebet sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.